Eylül ayı çalışmalarının değerlendirildiği ve yeni çalışma hedeflerinin verildiği toplantıda Saadet Partisi Genel İdare kurulu Üyesi-Kocaeli İl Sorumlusu Fatma Nevin Gökçe bir eğitim sunumu yaptı.
Filistin atkıları ile gelinen toplantının açılış konuşmasını gerçekleştiren İl Kadın Kolları Başkanı Reyhan Şengün’ün gündeminde, bir tek İşgalci İsrail’in Filistin’e yaptığı soykırım vardı.
Aklımız Filistin’de, dillerimiz mazlum kardeşlerimiz için duada, kalbimiz ise Mescid-i Aksa’da atıyor!
Dün toplama kamplarından şikayet edenler, bugün 21. yüzyılın toplama kampını oluşturdukları Gazze’de çoluk çocuk kadın erkek genç yaşlı demeden tarihin en acımasız katliamlarından birini gerçekleştiriyor. Dün sürgünden, zulümden, kıyımdan şikayet edenler bugün dünyanın gözü önünde en büyük zulümleri gerçekleştirmekten geri durmuyor. Son olarak yüzlerce masum Filistinlinin hayatını kaybettiği hastanenin vurulması bu zulmün zirvesi oldu.
Zalim ile Mazlum Arasında Tarafsız Kalmak; Züldür ve Zulümdür!
İnsanım diyen, 75 yıldır emzikli bebeklerin, kundaktaki çocukların bombalar altında can verişi karşısında sessiz kalabilir mi?
Müslümanım diyen, ilk kıblemiz Mescid-i Aksa’nın kirli postallarla çiğnenmesine, namaz kılanların gaz bombalarıyla hedef alınmasına nasıl sessiz kalabilir?
Zulümler karşısında sadece acziyetini ifade etmek sadece zaafa işarettir. Neden somut adımlar atmıyoruz da sadece şikayetle uğraşıyoruz? Amerikan uçak gemisinin Akdeniz’de ne işi var? İngilizler daha büyük bir güçle Doğu Akdeniz’e yığınak yapmaya başladı. Peki biz ne yapıyoruz?
İsrail’in Normali İşgaldir, Katliamdır, Zulümdür!
Bir kez daha görülmüştür ki, İsrail’le “normalleşmek”, anormalleşmektir!
Zira İsrail’in normali işgaldir, katliamdır, zulümdür! Normali bu olanlarla “normalleşme” sırasına girmek ancak akıtılan kan ve gözyaşının sorumluluğuna ortak olmaktır.
Son olaylarla birlikte Cumhurbaşkanı ilk açıklamasında iki tarafı da itidale davet etti. Kamuoyunun duyarlılığı ve tepkisini üzerine söylemlerini değiştirdi, bu gidişata rıza göstermediğini ifade etti.
Yeter mi? Yetmez. Eylemlerini de değiştirmesi gerek!
Herkes imkanları ile imtihan edilir. İktidar partisine mensup olanların STK gibi yürüyüş yapması izzet değil; acziyettir. İktidar daha fazla vakit kaybetmeden bunun çok ama çok ötesinde adımlar atmaya mecburdur! İsrail’le tüm ilişkiler askıya, yaptırımları ise gündeme alınmalıdır.
Coğrafyamızda Her Ne Acı Yaşanıyorsa Bilinmelidir ki, BOP’tan Bağımsız Değildir!
Bugünü anlamak için, dünü iyi bilmek gerekir. Yarınları öngörebilmek için ise bugünleri iyi okumak gerekir. Merhum Genel Başkanımız Prof. Dr. Necmettin Erbakan’ın, 2000’li yılların başından vefatına kadar sürekli olarak üzerinde durduğu bir konu vardı, neydi o?
Evet; Büyük Ortadoğu Projesi olarak lanse edilen, birilerinin de eş başkanlık görevini üstlendiği, aslında doğrusu Büyük İsrail Projesi olan o mel’un plan!
Bu sebeple Filistin meselesini 7 Ekim’den itibaren gündemine alanlar, Filistin mücadelesini, medya ve sosyal medya propagandaları üzerinden okumaya çalışanlar bizim bu konudaki duyarlılığımızı anlayamazlar!
- Siyonizmin Arz-ı Mev’ud hayallerini,
- 1897 yılında Basel’de, Theodor Herzl başkanlığında toplanan 1. Siyonist Kongresini,
- 1917 yılında yayınlanan Balfour Deklarasyonunu bilmeyenler;
İsrail’in, 1948 yılında, olağan bir biçimde kurulmuş bir devlet olduğunu zannedebilirler.
Zannedebilirler diyoruz; zira bir de bilip de bilmezden gelenler, görüp de görmezden gelenler var.
Yıllardır bu konuya dikkat çekiyoruz, dilimizde tüy bitti. Dünden bugüne coğrafyamızda her ne acı yaşanıyorsa bilinmelidir ki, BOP’tan yani Büyük Ortadoğu Projesinden bağımsız değildir!
İstanbul'un, Ankara'nın, Diyarbakır'ın, Tahran'ın, Bakü'nün Güvenliği; Kudüs'ün Güvenliğinden Geçer!
Zalimlikte Ariel Şaron’un tahtına göz diken Netanyahu’nun, son açıklamasında sarf ettiği “Ortadoğu’yu tamamen değiştireceğiz.” cümlesi bizim açımızdan bilinmeyen bir durum değildir.
Irak ve Afganistan’ın işgali, “Arap Baharı” olarak takdim edilen süreç, Suriye’nin bugünkü hâli ve nihai hedefleri hep bu plan çerçevesindedir.
ABD, bölgemizde İsrail’e alan açmak için çeyrek asırdır oluk oluk kan ve gözyaşı akıtmıştır ve akıtmaya devam etmekte de kararlı gözükmektedir.
Bir kez daha ve çok net olarak ifade ediyoruz ki, amaç BOP ve nihai hedef Türkiye’dir!
Dün Irak’ta, bugün de Filistin’de yaşananlar, Türkiye’yi teğet geçecek şeyler değildir.
"İstanbul'un, Ankara'nın, Diyarbakır'ın, Tahran'ın, Bakü'nün güvenliği; Kudüs'ün güvenliğinden geçer.
"O nedenle Filistin, Filistin’den ibaret değildir, bu böyle bilinmelidir.
Ayinesi İştir Kişinin Lafa Bakılmaz
Filistin’in içinde bulunduğu kritik ve hayati bir dönemde, Saadet Partisi olarak Filistinli kardeşlerimizin sesi olmayı; mazlum ve mağdurun yanında durma misyonunu her zamanki gibi daha güçlü şekilde üstleniyoruz. TBMM çatısı altında ve meydanlarda, zulüm karşısında haykırmaya ikili ilişkilerimiz ve diplomasi trafiğimizle, akan kan ve gözyaşını durdurmak için gayret sarf etmeye devam ediyoruz. Saadet Partimizin milletvekilleri Saadet-Gelecek Grubu olarak TBMM’de; Filistin’de Gazze’de yaşananların yerinde tespit edilmesine yönelik bir araştırma önergesi verdi. Ne oldu?
Ak Parti-MHP oylarıyla reddedildi. Ayinesi iştir kişinin lafa bakılmaz.
Bu Ateş Eninde Sonunda Herkesi Yakar
İsrail ve onun zulmüne sessiz kalarak ortak olanlar, bu ateşin eninde sonunda kendilerini de yakacağını bilmelidir! Filistin özgür olana dek, bölgemizde hiçbir ülke kendi özgürlüğünü garanti altına almış sayılamaz!
Filistin huzur ve barışa kavuşana dek, yeryüzü üzerinde kalıcı bir barış asla sağlanamaz!
Tarihi gelişmeler ve haritalar son derece açık ve ortadadır; çözüm bellidir.
İsrail’e Atılacak En Büyük Tokat Saadet Partisinin Başarısıdır!
Saadet Partisi olarak inancımız ve tarihi sorumluluğumuz gereği, zulüm karşısında herkes sussa da, biz susmayacağız! Her daim haklı mücadelelerinde mazlum Filistin halkının yanında olmaya devam edeceğiz. Çünkü oyunun farkındayız! Ve bu oyunu biz bozacağız. Bu sebeple İsrail’e atılacak en büyük tokat Saadet Partisinin başarısıdır